728 x 90

Psikososyal Risk Faktörleri ve Uyku

Psikososyal Risk Faktörleri ve Uyku

İş stresi, kişilerin iş ilişkilerinden doğan ve insanı normal fonksiyonlarından alıkoyan değişiklikler getiren bir durum olarak tanımlanmakta.

İş stresi, kişilerin iş ilişkilerinden doğan ve insanı normal fonksiyonlarından alıkoyan değişiklikler getiren bir durum olarak tanımlanmakta1.

İş stresi neticesinde çalışanda ortaya çıkan fiziksel belirtiler arasında düzensiz uyku da sayılmaktadır. Tam burada sormak istediğim soru şu:
Düzensiz uyku sebep midir? Sonuç mudur?

Gezegenimizde bulunan bütün türler uyurlar2. Uykunun vücudumuzda olumlu etkilemediği tek bir organ ve süreç yoktur. Uyku beynimizin öğrenme, ezberleme, mantıklı kararlar alma ve seçimler yapma becerilerinin de olduğu pek çok fonksiyonu zenginleştirir. Ruh sağlığımıza da hizmet eden uyku, duygusal beyin devrelerimizi yeniden ayarlayarak ertesi günün sosyal ve psikolojik zorlukları arasında sakin kafayla yol almamıza olanak sağlar3. Her gece 7-8 saatten az uyumamız vücudumuzu olumsuz yönde etkiliyor ve hem ruhsal hem de fiziksel rahatsızlıklara açık hale gelmemize neden olabiliyor.

Yapılan çalışmalar düzensiz uykunun çalışma hayatını olumsuz yönde etkilediğini, düzenli uykununsa olumlu yönde etkilediğini gösteriyor.

Dört büyük ABD şirketinde yapılan bir çalışma, düzensiz uykunun yılda çalışan başına 2000 dolar verim kaybına neden olduğunu ortaya koydu. Bu miktar düzensiz uykunun ciddi boyutlara ulaştığı çalışanlarda 3500 doların üzerinde gözlemleniyordu. İlk etapta bu kulağa önemsiz gibi gelebilir fakat tüm çalışanları değerlendirdiğinizde şirketlerin yıllık kaybının 54 milyon dolar olduğu gözlemlenmektedir.

Rand Corporation’ın yetersiz uykunun maliyeti üstüne yaptığı bir araştırma üst düzey yöneticilere bir uyarı niteliğindedir. Geceleri 7 saatten az uyuyan çalışanlar, geceleri 8 saat uyuyan çalışanlara nazaran ülkeler için çok ciddi bir vergi maliyeti getiriyorlar. Bu vergi maliyeti ABD için 411 milyar dolar, Japonya için ise 138 milyar doları buluyor. Bu ülkeleri İngiltere, Kanada ve Almanya izliyor4.

1984 yılında yapılan bir çalışmada uykuları düzensiz olan çalışanlar daha düşük çalışma hızına ve temel görevlerin tamamlanma sürecinin uzamasına neden olduğunu göstermiştir. Yani uykusuz çalışanlar verimsiz çalışanlardır. Uykudan mahrum kalan çalışanlar işle ilgili karşılaştıkları problemlere hem yetersiz hem de isabetsiz çözümler üretiyorlardı5.

Yine benzer şekilde 2003 ve 2004 yıllarında yapılan çalışmalarda benzer sonuçlar veriyordu. Bu çalışmaya katılanlar kendilerini düzensiz uykularına rağmen işin zorlu yanlarına daha az çaba harcayan veya daha verimsiz çalışanlar olarak görmüyorlardı. Bir gecelik uyku kaybından sonra işe giderken kişisel bakımda dahi düşüşler gözlemleniyor ve işlerine daha az istekli geliyorlardı6.

İşyerlerinde yapılan çalışmalarda altı saat ve daha az uyuyan çalışanların, altı saat ve daha fazla uyuyanlara göre daha aykırı ve yalan söylemeye daha meyilli olduklarını gösterdi. Düzensiz uyku çalışanlarda sosyal kaytarma olarak bilinen başka bir boyutta da etki oluşturuyordu7.

Çok basit ancak bir o kadar akıllıca bir çalışmada birkaç hafta yöneticilerin uykuları izlendi ve onlara bağlı çalışan personel tarafından bildirilen performans değerlendirme sonuçlarıyla karşılaştırıldı. Yöneticinin uyku kalitesini düşük olarak raporladığı gecenin sonrasındaki gün, yetersiz öz kontrol ve çalışanlarına karşı daha tacizci bir tavır sergileyeceğinin habercisiydi.

Çalışanların, yöneticilerin ve üst düzey yöneticilerin işe iyi dinlenmiş olarak gelmesine izin vermek ve onları bu duruma teşvik etmek, çalışanların, yöneticilerin ve üst düzey yöneticilerin birbirini destekleyen birbirine ilham veren ve yardım eden, üretken, dürüst ve faydalı bireyler olmalarını sağlar8.

Çalışma hayatını destekleyen ve psikososyal risk faktörleriyle başa çıkmamızda bize yardımcı olan düzenli uyku için;

Her gün aynı saatte uyuma ve aynı saatte uyanmak hedeflenmelidir. Düzenli yapılacak egzersizlerin uyku kalitesini artırdığı bilimsel olarak birçok yayında gösterilmektedir. Yatmadan önce kafein, sigara ve alkol tüketiminin uykuyu olumsuz yönde etkilediği, gece geç saatte yenen fazla yemeğin de uyku kalitesini bozduğu bilinmektedir. Uyku bozukluğu söz konusu olduğunda ılık duş almak faydalı olmaktadır. Uyku kalitesinin artması için karanlık bir oda tercih edilmelidir. Uyumadan önce telefon, televizyon ve bilgisayar gibi mavi ışık kaynaklarından uzak durulmalıdır. Uyuyamama kaygısı uykuya dalmayı geciktirebilecek faktörlerden biridir bu nedenle uyku tam olarak geldiği zaman yatağa yatılmalıdır.

 

Kaynaklar

1.Erdoğan, İ.(1996)İşletme Yönetiminde Örgütsel Davranış, İşletme Fakültesi Yayınları, İstanbul
2.Kushida, C Uyku Ansiklopedisi 1.cilt
3.Walker M.(2019)Niçin Uyuruz, Pegasus Yayınları
4.www.rad.org/news /press /2016/11/30/index1.html.
5.Webb , W.B. ve Levy C.M.”Effectsof spaced and repeated total sleep deprivation”Ergonomics27,no.1(1984)45-48
6.Engle , M. ve Riela , S.“Self-imposed sleep loss, sleepines, effort and performans”Sleep and Hypnosis 6, no. 4 (2004) ve Engle-Friedman , M. , Riela, S . ,Golan, B. ,”The effect of sleep loss on next day effort” Journal of Sleep Research 12, no.2(2003)
7.Hoeksema-van Orden, C.Y. ,Gaillard,A.W.ve BuunkB.P. ,”Social loafing under faigue” Journal of Personality and Social Psychology 75, no.5 (1998)
8.Waker,M. ,(2019) Niçin Uyuruz,Pegasus Yayınları
Dr. Levent Ahmet Yılmazer

Son Yazılar